21 Ağustos 2014 Perşembe

Çınarcık (Bursa) Yolunda - 2

Yol yazılarımıza devam edelim. Bugün Yalova turumuza ufak bir ara veriyor, Bursa'ya gitmek üzere yola düşüyoruz. İlk olarak Çınarcık merkezde hemen iskelenin sağından kalkan minibüslerle Yalova merkeze gitmemiz gerekiyor. Hiç vakit kaybetmeden minibüse atlıyor ve merkeze doğru yola çıkıyoruz. Giderken sol tarafımıza güzel bi marmara manzarası bize eşlik ediyor. Yaklaşık 15-20  dk sonra merkeze ulaşıyoruz. İner inmez Bursa'ya giden minibüs veya otobüs aramaya koyulduk ancak öğrendik ki belli saatlerde yalnızca yalova seyahat şirketi Bursa'ya gidiyor. Acaba terminale gidip Bursa'dan geçen herhangi bir otobüse binsek mi diye düşündük ama terminali nerde olduğunu bilmememiz ve biraz da uğraşmak istememiz nedeniyle yalova seyahatle gitmeye karar verdik. Cuma günü olması sebebiyle namazın ardından binmek için saat 2 ye biletimizi aldık. Hemen yolun karşısında bulunan avm nin arkasında güzel, küçük bir camide namazı kıldıktan sonra hemen otobüse binip yolumuza kaldığımız yerden devam ettik. Bu arada Yalova'dan Bursa bileti 14 liraya mal oluyor. Biraz yüksek gibi ama yapacak bir şey yok. Yaklaşık bir saat sonra Bursa terminale ulaşıyoruz. Hemen terminalin sağında bulunan sarı belediye otobüsleriyle merkeze ulaşmak mümkün. Bilet fiyatı ise 2.5 lira. İstanbul'la karşılaştırırsak normal fiyat. 

Yarım saat içinde Bursa merkeze ulaşmayı başarıyoruz. Eee Bursa'ya gelmişken İlk işimiz Ulu Cami'ye gidip ruhen ve bedenen dinlenmek oldu. Şadırvanda çeşmeden akan buz gibi Uludağ suyunu içmek ve ayaklarımızı suya tutmak apayrı bir zevk. O kavurucu yaz sıcağında insan başka ne ister ki. Ulu Cami içerisinde bir süre dinlendik. Hem maneviyat doluyor hem huzurla doluyor insan. Yaklaşık 2 saatlik bu yolculuk bizi acıktırmaya yetti. Arkadaşımın ısrarlı isteği üzerine iskendere ismini veren İskender İskenderoğlu'nun mekanını aramaya başladık. Ulu Cami'nin üstündeki Atatürk caddesi üzerinde Türk Hava Kurumu'nun hemen yanındaki bu mekan oldukça ilgi görüyor. En iyi iskenderin burda olduğu konusunda fikir birliği sağlamış insanlar. Tabi Bursa'lı olanlar için farklı mekanlar daha iyi olabilir. Ama İstanbul'dan ününü duyduğumuz bir yerdi burası. 

Biraz aradıktan sonra mekanı bulduk ama o da ne! Yaklaşık 10 kişilik bir kuyruk kapıda bizi karşıladı. Ve bu kuyruk içerdeki masalara oturmak içindi. Küçük bir şok yaşadıktan sonra açlık son noktaya ulaşınca vazgeçmek zorunda kaldık. Başka bir mekan aramaya koyulmuştuk ki Ulu Cami'ye giderken Koza Han'ın hemen başında İskender Bey'in oğlu Yavuz İskenderoğlu'nun mekanı ile karşılaştık. Yaşadığımız hüsrandan sonra ilaç gibi geldi. Eğer babası iyiyse oğluda az çok iyidir diye düşünerek(bence çok mantıklı :) ) daldık mekana. Hanın içinde mahzen edasında hoş bir mekan bizi karşıladı. Tabi bu fiyatların yüksek olacağınında habercisiydi. Neyse iskendere geri dönelim. Mekanda iskenderin yanında kendi mamulleri olan şıra satıyorlar. Siparişlerimiz geldi, ilk dikkatimi çeken iskenderin pidesi İstanbul'da yediklerime göre daha azdı. Bence bu iyiye işaretti ki öyle de oldu. Eti ince ve gerçekten enfesti. O ana kadar yediğim kesinlikle en iyi iskenderdi. Şıra da oldukça lezizdi. Gelelim maliyete iki iskender ve iki şıra 66 tl ye maloldu. Pahalı olarak bakabilirsiniz hele öğrenciyseniz ama hakkını veriyor. 

Yemeğimizi de yedikten sonra İpek Han'a girip birkaç hediye aldık. Birbirinden güzel eşarplar var burda kesinlikle ziyaret etmelisiniz. Artık Bursa gezimizin sonuna yaklaşırken her Bursa'ya geliş klasiğimiz olan Osmanlı Çayı'nı içmek için Ördekli Kültür Merkezi'nin yolunu tutuyoruz. Şehreküstü metro durağına 500 metre uzaklıkta son derece güzel şirin tarihi bir mekan burası. Eskiden hamamış ama şu an bir kültür merkezi olarak işletiliyor. İçerde bulunan kafesinde yaklaşık 15 baharattan oluşan enfes Osmanlı Çayı satılıyor. Fiyatı da 2 lira. Yanında hakiki çam balı ile ikram ediliyor. Gerçekten enfes bir lezzet. Gezimizi tamamladıktan sonra geldiğimiz yolu aynı şekilde geri dönerek Çınarcık'taki evimize ulaşıyoruz. Bugünde yorulduk, ama değdi. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.
Devamını Oku..

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Çınarcık Yolunda - 1

Selamlar sevgili blogcular, 

Uzun bir aradan sonra çıkmayı başardığım tatilden kısa notlar aktarmaya çalışacağım sizlere. Uzun süredir niyetimiz olan tatil için arkadaşımla bir çok mekan araştırdık, didindik, çabaladık ama geç kaldığımız için tam hayallerimiz sona erdi derken, bir arkadaşımız duruuuun bizim Yalova'da yazlığımız var demesiyle yeniden yeşerdi. Biz de durur muyuz hadi o zaman diyerek ilk iş biletleri aldık. Yazlık sahibi olan arkadaşımız bize cumartesi günü katılacaktı bizse perşembeden yola çıktık. Beleş konaklama kaçar mı hiç :D Yolculuk yenikapı limanından başladı. Yaklaşık 1 saat süren yolculuğun ardından Çınarcık limanına iniş yaptık. İner inmez oldukça kalabalık bir yerleşim yeri karşıladı bizi. Hatta o kadar ki sahilde denize giren insanları kaya zannettim uzaktan o kadar kalabalık :/ 

Yazın yerli ve yabancı turistlerle 200 bini bulduğu söylenen Çınarcık bir sahil kasabası formundan çıkalı uzun bir süre olmuş. İlk hedefimiz konaklayacağımız evi bulmaktı. Her zaman ki navigasyon tecrübemle(kayboldu) evi bulduk. Eve beklediğimizden yakın bir mesafede 5 dk'lık bir yürüme ile ulaştık. eve girer girmez ilk şoku yaşadık. Evdeki herşey en son 1995 yılında kullanılmıştı :D Doğal olarak eşyalar da o yıllara aitti. Kendimi yasemin'in penceresi programında gibi hissettim. Birazdan salona ilkokul 1.sınıf öğretmenim Sevgi hocam girecekti sanki. Neyse burayı şimdilik geçiyorum. Hemen erzak almak için dışarı çıktık. Şansımıza evin hemen önünde bir pazar kuruluydu. O semtin pazarına denk gelmiş olduk, yani perşembe pazarına. Pazarda köyden, bahçeden birçok taze ürün uygun bir şekilde satılıyordu. Durur muyuz tabi daldık pazara. Ben peynir seven bir insan değilim ama yumuşak, yağlı öyle bir beyaz peynir tattık ki gerçekten enfes bir lezzeti vardı. Bulabilen herkese kesinlikle tatmalarını öneririm. Beni benden aldı yani o derece. Birde sapsarı enfes bir terayağı var ki onu da mutlaka denemelisiniz. Gerekli şeyleri aldıktan sonra 1995 yılına yani eve geri döndük. 

Alışverişi yaptıktan sonra hiç olmazsa çevreyi tanıyalım bugünlük diyerek çevreyi keşfe çıktık. İskeleye sırtımızı verip solumuza doğru yürümeye başladık, sahile paralel bir şekilde yürümeye devam ettik. Ta ki Çınarcık güle güle tabelasını görene kadar :) Ardından sahile indik ve aynı yolu sahil yolunu izleyerek geri geldik. Gerçekten upuzun ve enfes bir sahil yolu var. Akşam vakitlerinde kesinlikle yürümelisiniz. İdo iskelesine gelmeden yaklaşık 500 metre önce cafelerin sahile taşların üzerinde koyduğu masa sandalyelerde hem dalgaları seyredip, seslerini dinleyebilir hemde çayınızı içebilirsiniz. Yine bu sahil şeridinde birçok kafe ve yemek salonu bulunuyor. Ee tabi gün sonuna geldik ve mideler boşaldı. Açlık hissetmeye başladıktan sonra ilk işimiz yemek için düzgün bir mekan aramak oldu. Uzun bir karar verme sürecinin ardından(insan şüphe ediyor) filiz restaurantı seçtik. Fiyatları normaldi, söylediğimiz tavuk şişte fena değildi. Tavsiye edilebilir mekan. 

Yemeğimizi yedikten sonra ünlü Çınarcık dondurmalarından yemeğe karar verdik. Benim açıkçası çok bir beklentim yoktu. İstanbul'da birçok dondurmayı tatmış biri olarak ekstra bir lezzet beklemedim. Ama sonuç beni oldukça şaşırttı. Hemen İDO iskelenin karşısında sağ çaprazda bulunan Özkaymak dondurmacısı gerçekten harika dondurma yapıyor. Ben krokan ve damla sakızlı aldım. İkisi de enfesti kesinlikle tavsiye ederim. Dondurmaları da yedikten sonra eve geri dönüş vakti geldi. Gidip biraz da dinlenmek lazımdı. Tabi temizlik yapmak zorunda kalmasaydık. Neyse o uzun hikaye, bir sonraki yazıda görüşmek üzere, esen kalın :)
Devamını Oku..

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Bir Blog Hikayesi

Merhabalar herkese,

Bu benim ilk bloğum değil. Son da olmayacak :) Daha önce birkaç denemem oldu. Sonrasında kod5.org sitesinde yazılım üzerine yazmaya başladım. Ama özellikle seyahat tutkum birde sadece bana ait bir blog yazayım dememe sebep oldu. Gerçi şimdi blogu açtım içtiğin kesin bir yere gidemem :) Şans faktörü, daha doğrusu kısmet bazen benle oyun oynuyor. İnşallah bu sefer öyle olmaz. Yazılarıma kısa süre önce gittiğim Yalova seyahatiyle başlamak istiyorum. Sonra ne mi olur? Sonrası Allah kerim. Umarım kısa aralıklarla yazabilirim :) Şimdiden tüm hatalarımız affola. Keyifli okumalar...
Devamını Oku..
Designed By Templateism | © 2014 Tüm haklarım Allah'a aittir.