16 Ekim 2014 Perşembe

Jüpitere Gitmeyen Kalmasın: 2001:A Space Odeyssey



Bu yazım uzay filmi emekçilerine gelsin. Yapay Zeka dersi için hocamız bizden film izlememizi ve yorumlamamızı istedi. İlk defa bir Kubrick filmi izledim bu arada. Yuh bu zamana kadar nerdeydin dediğinizi duyar gibiyim. Bende olamaz mı arkadaş diye cevap vereyim o zaman. 1968 yapımı bir Kubrick filmi olan 2001:A Space Odeyssey daha izlemeden her şeye hazırlıklı olmam gerektiğini hissettirdi. Genelde eski yapım filmleri seyretmiyorum. Garip bir antipati oluştu sebebini bende bilmiyorum. Ancak bu filmin yapım yılını bilmeyen biri asla 1968 yılında yapıldığını tahmin edemez. Hele ki Türkiye'de yaşıyorsa. Film ünlü ilk yirmi dakikalık bölümüyle başlıyor. Kimileri tarafından övülen, kimileri tarafından saçmalık olarak görülen (arog filmine de konu olan) bu yirmi dakika aslında oldukça önemli. Film bizi yaklaşık beş dakikalık bir boşlukla karşılıyor. İnce tiz bir ses ve karanlık. Hatta internetten izlediğim için acaba video mu bozuk hissi uyandırdı. Ama bu ses(müzik diyemicem) sayesinde Kubrick film başlamadan gerilmemizi ve filme karşı merak duymamızı başarıyor. En iyi yaptığı işlerden biri bu olsa gerek. Ardından bir grup maymunun(ya da maymun insanın) bir gün içerisindeki davranışlarını izliyoruz. Buraya kadar herşey normal. Ancak yeryüzüne düşen siyah dikdörtgen bir taş dünyanın ve filmin yönünü değiştiriyor.


Maymunlardan birinin bir hayvan iskeletinden aldığı kemiği yere vurmaya başlaması ilk aleti bulmasını sağlıyor. Bu aleti av ve koruma adına kullanmaya başlıyor. Buradaki geçiş sahnesi önemli; kemiği hava attıktan sonra uydu ile eşleştirmesi ve insanlığa geçiş yapması, bizi tek bir sonuca ulaştırıyor: Evrim. Kubrick Darwin amcanın teorisine katılmış görünüyor. Allah akıl fikir versin :D Bu geçişten sonraki bölümde 2001 yılında uzay çalışmalarını izliyoruz. Detaylı anlatmaya gerek yok. Burada önemli birkaç nokta var. Uzay yolculuğu sırasında görüntülü konuşma yapılması, Apple'ın Siri'sini andıran sesli yanıt sistemi, lcd ekranlar vs. Kubrick günümüz teknolojisine selam çakmış gibi görünüyor. Steve Jobs kesin izlemiştir filmi. Uzay gemilerideki enfes çekim teknikleri o yıllar için gerçekten inanılması zor. Hatta izledikten sonra yaptığım araştırmaya göre, yine 1968'de Ay'a çıkan Neil Amstrong bile bu kadar ayrıntılı Ay yüzeyi tasarlanmasına şaşırmış. Adeta ikinci Piri Reis haritası vakası.


Filmin akışına geri dönersek ay üzerindeki üsse yapılan yolculuğun ardından dünyaya düşen siyah taşın ay üzerinde bulunması ve maymunlarla aynı davranışı gösteren insanlar sahnesi ile filmde bir geçiş daha yaşıyoruz. Sıradaki yolculuk Jüpitere. Bu yolculuğu yapan 5 kişilik ekibe birde yapay zeka ürünü bilgisayar Hal-9000 eşlik ediyor. Bu bilgisayarın diğer filmlerde gördüklerimden en büyük farkı duyguları. Üzülen, sevinen, olaylara tepki veren bir bilgisayar. İnsanoğlunun bir bilgisayarı bu noktaya getirebileceği fikri ne kadar güzel gözükse de bir yandan da oldukça korkutucu. Zaten Hal-9000 biri hariç tüm mürettabatı öldürüyor. Ve bu onun kendi kararı. Yapay Zeka'nın günümüzde alacağı çok yol var. Ve her geçen gün sorunlarımıza çare olmaya devam ediyor. Ancak bunun sınırını iyi çizmek gerekiyor.


Filmin ilerleyen sahnelerinde sağ kalan son astronot jüpiterin içlerine doğru yolculuğa çıkıyor. Buradaki sahnelerin niye çekildiği tam bir muamma. Yalan yok bu sahnelerde başım ağrıdı, biraz izleyiciye saygı ama dimi. Astronot jupitere ulaştıktan sonra bir oda da buluyor kendini. Ama bir fark var yaşlanmış bir şekilde karşımıza çıkıyor. Diğer oda da yemek yiyen ise yine kendisi. Ve biraz daha yaşlı hali. Ardından odadaki yatağa bakıyor. Ve biraz daha yanlanmış hali ile karşılaşıyor. Yani zaman kavramından sıyrılmış bir ortamda bulunuyor. En sonunda ise ölüp bebek olarak dünyaya bakıyor. Ve film bitiyor. Bu sondan ne ben ne de internet araştırmalarım da hiç kimse bir şey anlamamış. Final tam bir muamma, ortada net bir bilinmezlik var. Özelliklerini okuduğum kadarıyla Kubrick'e yakışacak bir son. Bitirmeden bir kaç not: astronotların uzay boşluğunda yürürken nefes alışverişlerinin bize yansıtılması sizi ister istemez geriyor. Filmin genelindeki uzay yürüyüşlerinin yavaşlığı ise insanda garip bir his uyandırıyor. İnsana o yürüyüşü sanki enterasan bir olay gibi dikkatlice izlettiriyor. İster sıkıcı diyin isterseniz Kubrick ne yapsa yeridir! Yazıda uzun oldu ama yapacak bir şey yok :)
Devamını Oku..
Designed By Templateism | © 2014 Tüm haklarım Allah'a aittir.